ÇOCUKLAR DA EŞYA GİBİ HACZEDİLİYOR

ÇOCUKLAR DA EŞYA GİBİ HACZEDİLİYOR

 

 

Nurettin KURT   24.07.2001

 

20. Yüzyıl geride kalırken, değişmeyen zihniyet, boşanan çiftlerin çocuklarına ve ailelerine cehennem azabı yaşatmaya devam ediyor. Çocuğun velayetini alan anne veya babalar intikam almak için çocuğu karşı tarafa göstermek istemiyor.

 

Durum böyle olunca mağdur olan taraf mahkeme kararı çıkartıyor. Alınan kararla birlikte çocuk hacizli bir eşya gibi bir taraftan alınıp, diğer tarafa günü birlik teslim ediliyor. Üstelik de çocuk için her şey burada bitmiyor...

 

Adliye camiasında her gün yüzlerce olaya rastlamak olası. Cinayet, hırsızlık, ırza geçme, adam öldürme, yaralama, kavga, silah, fuhuş ve benzeri türden yüzlerce olayı televizyon ve gazeteler aracılığı ile defalarca izlemişsinizdir. Ancak Adliye'nin bilinmeyen o kadar çok yönü vardır ki...

 

Örneğin boşanan bazı çiftlerin çocuklarını icra memurları zabıtla alıp, anne de ise, babaya, babada ise anneye götürerek görüş yaptırdıklarını sanırım hiç duymamışsınızdır.

 

Adliye kayıtlarına göre bu tür olaylara ortam yaratan anne ve babaların bir çoğu ya yüksek tahsilli, ya da iyi bir eğitim alıp mevkii sahibi olmuş kimseler. İnanmayacaksınız ama aralarından doktor, mühendis olan çiftler bile var.

 

Kültürlü olmalarına rağmen birbirlerine olan kin ve nefret yüzünden arada kalan çocuklar perişan oluyor.

 

Ömür boyu bir yastıkta kocamak için söz veren çiftlerden bazıları ne yazık ki , bir süre sonra evlilikleri çekilmez bir hal alınca boşanmak için soluğu mahkemede alırlar. Ortada çocuk yoksa mesele de yok. Ya arada, bir veya birden fazla, çocuk varsa? Hele, anne baba da husumetli bir şekilde ayrıldıysa; hiçbir günahı olmayan çocuklar için sorun işte bu noktada başlıyor.

 

 

 

Diyelim ki anne baba husumetli bir şekilde boşandı. Mahkeme çocuğun velayetini anneye verdi. Bu demektir ki çocuk sürekli olarak annenin yanında kalacak, tabii bu durumun tersi de olabilir. Duruma göre çocuk babaya da veriliyor. Velayet annede olunca baba mahkemenin vermiş olduğu karar gereği, haftada bir gün, dini bayramların ikinci ve üçüncü günü ile yılda bir ay çocuğu ile görüşme hakına sahip oluyor.

 

Tabi bunların hepsi kağıt üzerinde.

 

Bazı ebeveynler boşanmadığı eşine karşı intikam ateşini söndürebilmek için mahkeme kararı olmasına rağmen çocuğu karşı tarafa göstermek istemiyor.

 

Bu durumda çocuğu görmek en doğal hakkı olan anne veya baba hemen mahkemeye müracat edip karar çıkartıyor.

 

 

İCRALIK MAL GİBİ

 

Bu karar üzerine icra müdürlükleri devreye giriyor. İcra memuru ebeveyn ile birlikte mahkeme karar örneğini yanına alıp, çocuğun kaldığı eve gidiyor. Anne ise anneye, baba ise babaya mahkeme kararını tebliğ ediyor. Bir tutanak düzenleyerek tıpkı haciz edilmiş bir mal gibi çocuğu teslim alıyor. Memur teslim aldığı çocuğu ikinci ebeveyne teslim ediyor. Ebeveyn çocuğu ile geçirdiği süreyi doldurunca, icra memuruna gidip teslim alıyor ve mahkemenin birlikte yaşamasına karar verdiği ebeveyne teslim ediyor.

 

Sanki ceza evinde görüş süresi bitmiş bir mahkumun gardiyan tarafından uzaklaştırılması gibi.

 

Bu işin en kolay yönü. Bir de zor olan yönü var.

 

Bazı ebeveynler eve gelen icra memuruna kapısını açmıyor. Tüm müdehalelere ve mahkeme kararına rağmen çocuğu göstermemekte, vermemekte inat ediyor. İşte o zaman işin içine güvenlik güçleri giriyor. Güvenlik görevlileri, gerekirse kapıya çilingire açtırıp eve girerek çocuğu zorla alıp memura teslim ediyor.

 

Tabii bu gelişmeler yaşanırken, kavgalar, bağırmalar, intihara kalkışmalar gibi sık sık yaşanan tirajik olaylar çocuğun gözü önünde cereyan ediyor.

 

Bir inat uğruna arada kalan minicik bedenler korkuyu yüreğinde hissediyor. Hiç bir şey olmamış gibi davranan çocuklarda ise, uzmanlara göre ruh yapısında dengesizlik başlıyor. Çocuk ömür boyu ruhsal çöküntü içinde yaşıyor. Karşı cinse düşman oluyor.

 

Daha kötüsü ise çocuğun velayetini alan ebeveynin çocuğu bilinmeyen bir şehre veya ülkeye kaçırması.

 

İşte o zaman durum daha da zorlaşıyor. Çocuğu kaçırılan ebeveynin yapacak pek bir şeyi yok. Savcılığa başvurup suç duyurusunda bulunuyor.

 

Eğer kaçırılan çocuk ve ebeveyn yakalanırsa, bir mal kaçırılmış veya çalınmış gibi İcra İflas Kanunu'nun 341'nci maddesine göre bir ila üç ay hapis cezası ile cezalandırılıyor.

İnsanın içi parçalanıyor

İcra memuru Y. K.

 

Yüzlerce olaya gittim. Bu tür anne ve babaları anlayamıyorum. Halbuki olan kendi çocuklarına oluyor. Özellikle velayet kimde ise karşı tarafı öyle kötülüyor, çocuğu öyle etkiliyor ki, çocuğu teslim almaya gittiğimizde çocuk korkup gelmek istemiyor. Hiç unutmam bir keresinde anne üç ve beş yaşlarında olan iki çocuğunu babalarına göstermek istemiyordu. Çocukları öyle bir bağlamış ki, eve geldiğimizde çocuklar annelerinin boynuna sarılıp saatlerce ağlıyorlardı.

 

Eve her hafta polis ile giderdik ve her gittiğimizde inanılmaz bir trajedi yaşanırdı. İşin içinde çocuk olunca insan dayanamıyor. Bizim sinirlerimiz bozuluyordu. Anne ile birkaç defa bizzat kendim konuştum. Biraz da gözünü korkutarak: ‘Bak böyle yaparsan ceza alırsın. Hapse girersin. Bunlar sizin çocuklarınız yazık değil mi..?’ diye defalarca konuştum. Bir gün babaları gelip benim elimi öptü. Hayrola ne oluyor dedim. 'Ağabey sayende biz tekrar barışıp evlendik' cevabını verdi. Çocuklarını hergün gördüğü için teşekkür etti.''

 

Anne de saldırdı çocuklar da

 

İcra memuru F. Y.

 

Benim her hafta teslim için gittiğim bir aile vardı. 7-9-11 yaşlarında üç çocuk söz konusuydu. Çocuklar anneleri ile birlikte yaşıyorlardı. Biz baba ile teslim almaya gidiyoruz, anne çocuklarla birlikte adama saldırıyordu. Bir baba için bundan acı bir durum olabilir mi? Anne çocuklara anladığım kadarı ile hep babayı kötülüyordu.

 

Biz her hafta aynı manzarayı yaşadığımız için artık babayı sokağın başında arabadan indirir, polis ile birlikte eve gider, çocukları zorla alıp, babasına teslim ederdik.

 

Biz teslim edip ayrıldıktan sonra, çocuklar da en fazla beş dakika sonra babalarının elinden kaçıp tekrar annelerine gidermiş.

 

Adam gelip beni buluyor, yalvarıp yakarıyor git çocuklarımı getir diye.

 

Ben ne yapabilirim, çocukları babalarının yanında zorla tutamam ki.

 

Gerçekten o adama çok üzülmüştüm. Hatta birkaç defa müdürüme o işe beni göndermemesini rica ettim. Başka arkadaş gitmeye başladı.

 

Daha sonra arkadaşımın anlattığına göre adam artık iyice umudunu kesmiş, çocukları almaya hiç gitmiyormuş.

 

Gizli bölme yaptıranlar var

 

 

 

 

 

 

 

 

İcra memuru H. S.

 

Böyle aileleri görünce tiksiniyorum. Bunu anlatmakla olmaz, görmek yaşamak gerek. Sırf çocuğu karşı tarafa göstermemek için evine gizli bölme yaptıran anne-babaları gördüm.

 

Etimesgut semtine bir eve çocuk teslimine gittik. İçeriden sesler gelmesine rağmen baba kapıyı açmıyor. Polis ile çilingir çağırıp kapıyı açtırıp eve girdik. Her tarafı arayıp taradık çocuk yok.

 

Müstakil bir ev, tam evi terkedeceğiz bir öksürük sesi duydum.

 

Hemen sesin geldiği tarafa gittim. Duvara gömme bir dolap yapılmış, ancak içine ben daha önce bakmıştım. Tekrar açtım, çocuğa ismini hitap ederek bağırdım. Çocuk cevap verdi. Meğer dolabın alt tarafına küçük bir bölme yoptırılmış, babası çocuğu oraya saklamış. Çocuğu bulup çıkarttıktan sonra annesine teslim ettik. Her hafta o baba çocuğu annesine göstermemek için değişik yerlere saklar, her defasında bulurduk. Bir defasında ise çocuğu komşularına bıraktığı için bulamamıştık ama hakkında yasal işlem yaptıktan sonra çocuğu getirmişti. Her teslim dönüşünde daha vahim sahneler yaşıyoruz. Çocuğu iade için getiren anne, çocuğundan ayrılmak istemiyor. Birbirlerine sarılıp saatlerce gözyaşı döküyorlar.

 

Bu işi bizden alın

 

İcra memuru V.C.

 

Çocuk teslim işini yetkililerin bizden alması gerekir. Biz icra memuru olarak gidip eşya haczederiz. Çocuk işini çocuk polisi yapmalı. Gittiğimiz yerlerde olmadık şeylerle karşılaşıyoruz. Dayak yiyen arkadaşlarımız bile oluyor. Sanki çocuğu alıp kaçıracağız. Çocukları eşya gibi alıp, eşya gibi teslim ediyoruz. Yedi yıl önce annesinden aldığım bir çocuğu babasına teslim ettim. Teslim için getirmedi. Yaptığımız araştırma sonucu adam çocuğu alıp kaçmış. Aradan tam yedi yıl geçti. Çocuk altı yaşında idi, şimdi demek ki onüç yaşına gelmiş ama hala ikisi de bulunamadı.

 

Şimdi yazık değil mi hem o anneye, hem o çocuğa? Böyle insanlar olamaz diye düşünüyorum ama oluyor işte ne yaparsın.

 

 

KAYNAK : http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2001/07/24/7126.asp

 

Facebook beğen
 
İLETİŞİM İÇİN
 
Aileyi Koruma Yaşatma Platformu
ŞAHİN İLE AKBABA
 
Şahin gökyüzünde uçuyor, av arıyordu.

Akbaba ile karşılaştı ve ona “senin gözlerinin çok keskin olduğunu duydum” dedi. “Çok yükseklerden, yerlerdeki küçük bir serçeyi bile görebiliyormuşsun.”

Akbaba Şahine “evet” dedi. “Hatta daha küçük olanları bile görebilirim.”

Şahin “bunu nasıl yaptığını bana da göster, inanmak zor geliyor” dedi.

Bir müddet Şahinle Akbaba beraberce uçtular ve sonunda Akbaba çok yükseklerden Şahinin çok zor görebildiği bir ağacın dibinde yatmakta olan bir serçe kuşunu gösterdi. Birlikte hedefe doğru alçalmaya başladılar. Hedefe iyice yaklaşıldığı zaman, Akbaba büyük bir hızla ve hırsla kuşun üzerene saldırdı. Kuş gerçekte ölüydü. Akbaba kuşun üzerine çöktüğü anda büyük bir kapan Akbabanın üzerine düştü. Akbaba Şahine şaşkınlık ve çaresizlikle bakarken, Şahin “Bak dostum” dedi.

“Küçük hedefleri görebilmek marifet değildir. Bunların etrafındaki tuzakları görebilmek daha önemlidir. Ben de bu tuzağı görmüştüm”


Mevlana
 
Toplam bu güne kadar 93494 ziyaretçi (137355 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol